İzin ver
Sorunu sor hemen cevaplansın.
izin ver teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- allow (Bilgisayar)
Örnek Cümle:
Allow me to introduce Mayuko to you.
-Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
Örnek Cümle:
Talking in the library is not allowed.
-Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.
- allow cookie (Bilgisayar)
- permit only (Bilgisayar)
- let
Örnek Cümle:
Mary does not let her sister borrow her clothes.
-Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
Örnek Cümle:
I can't let him alone.
-Ben ona tek başına izin veremem.
- let&
- permit {f}
Örnek Cümle:
The teacher permitted the boy to go home.
-Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.
Örnek Cümle:
It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
-Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
- consent {f}
Örnek Cümle:
His mother will not consent to his going there alone.
-Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.
Örnek Cümle:
If I'd known that it would come to this, I would have never consented.
-İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.
- allowed {f}
Örnek Cümle:
You are not allowed to violate the rules.
-Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
Örnek Cümle:
No ambiguities are allowed in a contract.
-Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.
- allow to
- permitting {f}
Örnek Cümle:
I will come, weather permitting.
-Hava izin verirse, gelirim.
- permitted {f}
Örnek Cümle:
The teacher permitted the boy to go home.
-Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.
Örnek Cümle:
They were not permitted to cross into Canada.
-Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.
- made allowances for
- allow to be
- make allowances for
- allowto
- countenance
- form görünümüne izin ver
- (Bilgisayar) allow form view
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.